24 Eylül 2010 Cuma

Harflerin sırası önemli değil



Bir ignliiz üvnsertsinede ypalın arşaıtramya gröe, kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş. Öenlmi oaln brinci ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyış. Ardakai hfraliren srısaı krıaışk oslada ouknyuorumş. Çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil bri btüün oalark oykuorumuşz.

Bakın nasıl da duzgun okudunuz, ilginc degil mi? ;)))

23 Eylül 2010 Perşembe

Laboratuvar deneyi




Bir laboratuarda deney yapılıyor.
İçinde bir büyük ve çokça küçük balığın olduğu kocaman bir akvaryum
konuyor. Haliyle, büyük olan acıktıkça küçükleri yiyor...
Daha sonra akvaryumun ortasına dikey bir cam yerleştiriliyor böylece
akvaryum ikiye ayrılıyor. Büyük balık bir tarafa küçük balıklar da diğer
tarafa yerleştiriliyor. Büyük balık cam bölmeyi geçmek ve küçük balıkları
yemek için defalarca deneme yapıyor.
Bu durum tam 28 saat boyunca sürüyor. 28 saatin sonunda büyük balık artık
diğer tarafa geçmek için mücadele etmeyi bırakıyor.
Deneyin sonunda cam bölme kaldırılıyor.
O da ne!!!
Büyük balık küçükleri yemek için hiçbir hamle yapmıyor.
Saatler geçtigi halde onları yemediği görülüyor.
Buna psikolojide "Öğrenilmiş Güçsüzlük" deniyor. İstatistiklere göre bir
çocuk ergenlik yaşına gelinceye kadar ortalama 148.000 defa anne babasının,
"yapma; elleme, dokunma," gibi sözlerini duyuyormuş. Böyle olunca da
çocukta büyüyünce "yapamama", "edememe" özellikleri gelişiyor ve özgüvenini
yitiriyormuş.
Ne dersiniz?

22 Eylül 2010 Çarşamba

Havaalanında aynı bisküvi paketine uzanan kadın ve adamın hikayesi



Havaalanında aynı bisküvi paketine uzanan kadın ve adamın hikayesini hatırlayın. Kadın uçağının saatini beklerken bisküvi atıştırıyor. Yanındaki beyde aynı pakete uzanıp yiyor. Afiyet olsun der gibi de arada kadına bisküviyi göstererek ısırıyor. Kadın bu cesaret karşısında şaşkın ve kızmış durumdayken son bisküviyi adam eliyle kadına ikram ediyor. Kadın son derece öfkeli adamın elinden alıp bir hışımla son bisküviyi yiyor. Uçağa bindiğinde çantasını açıyor ki kendi bisküvisi çantasında. O hışımla adama kızarak yediği bisküvi kendisi ile aynı marka olan adama ait bisküvi. Ancak iş işten geçiyor ve artık geri dönüp özür dileme şansı bile yok. Kendisinin ne kadar kaba olduğunu düşünerek geçirdiği berbat bir yolculuk yapıyor.

Nasıl Gülmeyeyim



Üç arkadas tren istasyonuna gitmisler.
Içlerinden biri giseye yaklasip bilet almıs ve trenin kalkmasina ne kadar zaman oldu sormus.
Bir saat on bes dakika...
Arkadaslarina dönmüs: Daha çok var hadi gidip su karsiki kafede çay içelim...
Oradan buradan derken lâf lâfi açmis...
Birden tren düdügüyle kendilerinegelmisler.
Kosarak disari firlamislar amanafile...
Tren kaçmis..
Sormuslar: - Sonraki tren ne zaman?
Bir buçuk saat sonra...
Yine dönmüsler kafeye.
Yine çay yine lâf ve derken yine düdük sesi.
Kosmuslar ama bu defa da treni kaçirmislar.Bir saat sonra bir tren daha varmis.
Dönmüsler kafeye... Ama bu kez uyanik duruyorlar.
Trenin sesini duyar duymaz kalkmislar ve kosmaya baslamislar.
Içlerinden ikisi; biri bir vagona digeri baska vagona zar zor yetismis...
Üçüncü ise geride kalmis ve yetisememis...
Bir süre dövündükten sonra baslamis katila katila gülmeye.
Durumu gören istasyon memuru dayanamayip sormus:
Hem treni kaçirdin hem gülüyorsun!
Nasil gülmeyeyim!... Onlar beni ugurlamaya gelmişlerdi..

Ben Biliyorum




Yaşlı bir bey, sabah erken evinden çıkmış, yolda ilerlerken, bir bisikletlinin çarpmasıyla yere yuvarlanmış ve hafif yaralanmış. Sokaktan geçenler yaşlı beyi hemen en yakın sağlık birimine ulaştırmışlar. Hemşireler, önce pansuman yapmışlar ve 'biraz beklemesini ve röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini' söylemişler. Yaşlı bey huzursuzlanmış; "acelesi olduğunu, röntgen istemediğini" söylemiş. Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar. "Eşim huzur evinde kalıyor.Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum" demiş. "Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz" deyince. Yaşlı adam üzgün bir ifade ile "Ne yazık ki karım Alzheimer hastası hiç bir şey anlamıyor,hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor" demiş. Hemşireler hayretle "Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden hergün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?"diye sormuşlar. Adam buruk bir sesle "Ama ben onun kim olduğunu biliyorum" demiş...

Ben Evli Bir Kadınım Bayan





Akşamdan kalma adam, büyük bir baş ağrısı ile sabah uyanmış.
Zorlukla gözlerini açıp, yerinden doğrularak, şöyle bir etrafına bakınmış.
Komodinin üstünde bir bardak su ve iki aspirin duruyor.
Yatağın ayakucundaki sandalyede elbiseleri temiz ve ütülenmiş..
Aspirinleri içerken, komodindeki not dikkatini çekmiş;
'''Sevgilim, günaydın. Kahvaltın mutfakta. Ben alışverişe çıkıyorum, erken dönerim. Seni
seviyorum".

Kalkıp, giyinmiş ve kahvaltı için mutfağa gitmiş.
Bakmış oğlu oturmuş, kahvaltı ediyor. Masada da kendi servisi ve gazeteleri duruyor.
Oturmuş, kahvaltısına başlamış ve oğluna sormuş;

Evlat, dün gece ne oldu, biliyor musun?

Evet, dün gece saat 3''ü geçiyordu, sarhoş olarak eve geldiğinde. Önce koridordaki sandalyeyi
devirdin, ardından kustun, daha sonra da odanın kapısına kafanı çarptın, bir gözün morardı.

Adam, şaşırmış vaziyette:
Anlayamadım. O zaman niye her şey temiz, kahvaltı hazır ve gazetem alınmış?


Onu mu soruyorsun?. Annem seni sürükleyerek yatak odasına götürüp, pantolonunu çıkarmaya çalıştığında,

Bayan, beni yalnız bırakın, ''''BEN EVLİ BİR ADAMIM" dedin

Eşinizle Genç Kalabilirsiniz




Evvel zaman içinde Memleketin birinde 90 yaşlarında fakat çok dinç ve genç görünümlü bir adam yaşarmış? Çevresinde bulunan herkes ona çok özenir ve sorarlarmış "bu gençliğin sırrı nedir" diye. İhtiyar delikanlı güler geçermiş her soruldukça bu soruya…Ama sorular sık, soranlar çoğalınca cevap vermek vacip olmuş sanki.Düşünmüş nasıl anlatırım bu sırrımı kolayca herkese. Sonra karar vermiş tüm meraklıları yemeğe davet etmeye evine. "Bu davette size sırrımı açıklayacağım" demiş.

Herkes merakla davete gelmiş.Yemekler yenilmiş, içilmiş, sohbetler edilmiş vakit iyice gecikmiş.Ama gençlik sırrı ile ilgili tek kelam edilmemiş.

Herkes konu ne zaman açılacak diye merak ederken adamcağız huri gibi sevimli hanımına seslenmiş.

"Hatun , şu kilerden bir karpuz getirirmisin bize sana zahmet!.."

Hanım hemen doğrulmuş kilere giderek kaş ile göz arasında gidip bir karpuz getirmiş.

Adamcağız şöyle eliyle bir vurmuş tık tık diye sonra da :

" Bu olmamış hanım, güzel çıkmayacak, başka getirir misin bir zahmet" demiş.

Hanım onu götürmüş bir tane daha getirmiş.

Adam onu da bir yoklamış yine beğenmemiş.

"Hanım sana yine zahmet olacak ama bu da olmamış başka bir tane getirir misin" demiş.

Başka istemiş?. Bu böylece dört sefer daha tekrarlanmış .

Dedemiz beşincide karpuzu beğenmiş ve karpuz kesilmiş, misafirlere ikram edilmiş?. Herkes karpuzunu afiyetle yerken bizim dedicik sormuş.

"Eeeee?. Arkadaşlar işte benim gençliğimin sırrı b urada anladınız mı??"

Herkes birbirinin yüzüne bakmış. Kimse bişey anlamamış..

" Aman dede demişler nerde? Anlamadık biz bu sırrı!"

Dedecik gülmüş.

"Efendiler" demiş. O gördüğünüz karpuz kilerde bir tanecikti, tekti. Ben hanıma git de başka getir dedikçe o kilere gidip geliyor aynı karpuzu getiriyordu. Bir kere bile "aman be adam, deli misin nesin şu tek karpuzu ne taşıttırıyorsun bana defalarca…" demedi ! Beni sizin önünüzde mahcup duruma düşürmedi.

İşte bütün bu gençliğimi hanımıma borçluyum.

"Biz birbirimizi hiç başkalarının önünde zor duruma düşürmeyiz.Aile içindeki hiçbir şeyi dışarıya yansıtmayız.Hep birbirimize destek olur, dert ortağı olur, yardım ederiz.Birbirimizle ilgili olan problemleri yine birbirimize anlatırız.İyi kötü her olayı da birlikte paylaşırız" demiş.




Hayatınız seçtiğiniz kadındır….
Zevkli bir kadına rastlarsanız, ZEVKİNİZ,
Bilgili bir kadına rastlarsanız BİLGİNİZ,
Zeki bir kadına rastlarsanız ZEKANIZ gelişir.
Hayat kat kattır.
Babil'in Asma Bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.
Ve bugün durduğunuz teras ,
seyrettiğiniz manzara,
gördüğünüz hayat
yanınızdaki kadının terası, manzarası ve hayatıdır.
Hayatınız seçtiğiniz kadındır